DİĞER
Ucube rejimler dünya savaşları ikliminde türediler, umut tacirliğiyle insanlık suçlarını birleştirerek yabancılaşmanın toprağında ölüm çiçekleri büyüttüler
Mekân Feşmekân, "bir mekân kullanıcısının günlüğü"nü tutmak amacıyla yazılmış gibi görünse de her Perec metni gibi kurmacanın sınırlarında geziniyor
O Aşk Dinmedi kitabında biçim söyleşi, biçem de söyleşi ancak “inceleme, deneme, anı türleri”ni birlikte de görüyoruz; elli yıllık birikimi, verimi okuyoruz...
Adaleti temsil eden hanımın gözünü yeniden bağlayın, eline terazisini verin. Dilbilimci, eleştirmen, çevirmen Necmiye Alpay hocamıza aylardır yapılan, zulümdür
Bir dilde kar yağıyor, kâr elde ediliyorsa gereksiz karışıklık çıkarmanın âlemi var mı? Yok; minarenin alemi var. Hatta arıza gibi algılanmasın diye hattâ’ya hakkı olan şapkayı tahsis etmenin ne sakıncası olabilir? Şapkaya ek bedel mi talep ediyorlar?
Yazarı imlâsıyla ölçmek yazını bilmemektir. Bir yazarın kendi dilinde kendi sesini bulmuş olması yeterlidir, yazımsal sorunlar daha çok yayıncıların, düzeltmenlerin alanına girer
Türkçe, varlığımızın dayanağıdır, can damarımızdır. Türk Dil Kurumuna bırakılmayacak kadar da önemlidir
Bir ân geliyor ki şu düzeltme imini hiç kullanmayayım diyorum, her ne kadar Türkçe’nin sesçil yazımı olduğuna inat etsem de (öyle de)! Öte yandan pratiğe dönecek bu kararı da “ilân” etmek gerekiyor...
Yazım kuralları hem olmazsa olmazımız hem de en tartışmalı konulardan biri. Peki yazarlar, editörler ve eleştirmenlerin yazım kuralları ile ilişkisi nasıl?
Yanına hep bir “hata” sözcüğünü alan bir “imla”mız ya da “yazım”ımız var. Bu hatalarla nasıl baş edebileceğimizi bize gösteren kılavuzumuz Necmiye Alpay ise içeride. Ne zaman bitecek bu kargaşa? Nasıl bitecek?
Necmiye Alpay'ın dile yönelik çabası, yalnızca teknik bir uzmanlıktan ibaret değildir, aynı zamanda politik bir bilincin ürünüdür
Türk Dil Kurumu 1935'te bir Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu yayımlamış. Ama artık ne o Osmanlıca kelimeleri biliyoruz ne o Türkçe kelimeleri...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.